Asıl adı; 'Kitâb-ı Dede Korkud ala Lisân-i Tâ'ife-i Oğuzan' olan ve günümüz Türkçe'sinde 'Oğuzların Diliyle Dede Korkut Ki­tabı' anlamına gelen bu eser; bağımsız bir giriş ve toplam oniki hikâyeden oluşur.
Esere adını veren Dede Korkut'un yaşayıp yaşamadığı tar­tışma konusudur. Metinlerde keramet sahibi, gaipten haber ve­ren, ozan ve kam kimliği baskın, bir söylenceye göre 295 yıl ya­şamış biri olarak okura tanıtılan kutsal ve bilge Dede Korkut, yi­ne bir başka söylenceye göre Oğuz Hân'a vezirlik yapmıştır.
Kitapta oniki hikâye anlatılmış ve bu oniki hikâyenin her biri yine Dede Korkut'un misyonuyla birbirine bağlanmıştır.Hikayeler Şunlardır:
Hikâyelerin dili sadedir. Kitapta kullanılan ağız ise daha çok Kuzeydoğu Anadolu Türkçe'sine ve dolayısıyla Azeri şivesi­ne dayanır.
Kitap, her ne kadar hikâyeler sıfatıyla ünlenmiş olsa da, anlatılan olaylar aslında hikâye olma özelliğini yitirmiş, sıradan ve günlük olaylardır.
Devlet adamlarından tutun da sıradan halka kadar, bir di­zi öğütler içeren bu kitapta, İslamiyet'i daha yeni yeni tanıyan Türklerin sosyal, ekonomik, kültürel ve sportif etkinlikleri yalın ve sade bir dille anlatılmış ve bu arada İslamlık öncesi inanç motifleri, İslamlık sonrası dm düşüncesine karıştırılarak yazıya ak­tarılmıştır.
Bu eserin 15. ve 16. yüzyıllarda yazıya geçirildiğini dü­şündüğümüzde, Türklerin o döneme ve daha doğrusu o dönem­den önceki devirlere ait duygu ve düşüncelerinin, bu kadar sa­de bir dille, bu kadar açık seçik bir şekilde ortaya konulmuş ol­ması, gerçekten çok ilginç ve onun da ötesinde övgüye layık bir durum...
Anlatılan hikâyelerde öne çıkarılıp sıkça vurgulanan de­ğerlerin; inanç, bilgi, erdem, doğruluk, cesaret, birlik ve beraberlik olduğunu belirttikten sonra sizi bu kıymetli eserle baş başa bıra­kıyoruz.