Camilerdir alıp götüren bizi
Beyaz ülkelere, sonsuza kadar.
Camilerdir göstererek ak izi…
Bizi içimizden beyaza boyar.
Duvarında ayet ayet nakış var
Bir mana doldurmuş büyük kubbeyi.
Kandil kandil içimizde ışıklar,
Bir yanar,bir söner anarken seni.
Kimbilir kaç asırüstünden geçmiş
Sülüsler, celîler, talikler durur.
Hangi el, hangi ruh ve nasıl seçmiş?
Ki kokusu yıllar yılı duyulur.
Mihrabı, minberi, minaresiyle
Öteye açılan kapı bu mudur?
Şadırvanda şırıl şırıl sesiyle,
Durmadan yıkanan yapı bu mudur?
Bir ruhu abide yapan usta el
Taşa en ilahi manayı vermiş.
Aranan doğruluk, iyilim, güzel
Abide halinde toplanıvermiş.
Bir el ki, arkadaş olsun göklere
Diyerek kubbeyi göğe uzatmış.
Çil çil, kubbe kubbe geçtiği yere,
Altın yaldızıyla mührünü atmış.
Müezzin çıkarken fethe gökleri
Müminin elleri Hakka açılır.
Ne duydukları, ne gördükleri,
Bir nur ortalığa durmaz saçılır.
Beş vakit okunan ezan sesinde
Bambaşka dünyadan bir çağrı vardır.
Şahadet getiren minaresinde
Taşlar omuz omza yaslanmışlardır.
Ey kubbe, şadırvan, minaresiyle
Bizi içimizden kuşatan mânâ.
Ve günde beş vakit ezan sesiyle,
Bizi kavuşturan sonsuz zamana.
Camilerdir, alıp götüren bizi…
Beyaz ülkelere, sonsuza kadar.
Camilerdir, göstererek ak izi,
Bizi içimizden beyaza boyar.